11 Kasım 2009 Çarşamba

Katil ve Maktül


Uzun bi aradan sonra tekrar yazmaya karar verdim. Hayatımda değişen biçok şey oldu. Her son bir başlangıçtı. Yazacak pek zamanım olmuyor aslında...


Bir iki ay evvel başıma gelen bi olayı anlatmak istiyorum. Benim 9 yaşında bi su kaplumbağam var. Adı haydar =) anlicanız ailemizin bir ferdi oldu artık oda... Neyse, bir arkadaşta bana özenip su kaplumbağası almış, bakacağını umud ederek... Ama bakamamış ve bakmam için bana verdi. Bende minik yavru su kaplumbapasına sifli adını vererek, bizim haydarın yanına koydum. Sorun çıkarcaklarını, geçinemiceklerini hiç düşünmedim. Öylede görünüyodu aslında, hem cinsiydi sonuçta... Haydar sifliyi sırtına alıp tur bile attırıyordu. Nerden bilebilirdim ki haydarın aç kaldığı ilk fırsatta sifliyi kemiriceğini... Yemi bitmişti bende o aralar hiç ilgilenemiyordum, yem alacakdım ama evden çıkmaya fırsat bulamıyordum...


Evet o gece, çekmecemden bişe almak için yanına geldim. Gözüm haydarla siflinin kutusuna takıldı. Sifli kabuğuna çekilmiş cansız duruyordu. Elimi ona doğru uzatırken umarım aklıma gelen şey başıma gelmemiştir, umarım ölmemiştir die geçirdim içimden. Daha kötüsü gelmemişti aklıma...

Ve uzattım elimi minik siflinin cansız bedenine, elim sifliye ulaşana kadar saliseler saniye, saniyeler dakika, dakikalarsa saat olmuştu sanki... Siflinin cansız bedenine elime aldığım an gördüklerim karşısında dehşete düştüm. Siflinin 2 eli 2 ayağı ve birde kuyruğu yerinde yokdu...=( Bizim haydar açlıkdan minik sifliyi kemirmişti... Anında bir çığlık kopardım ve ev ahalisini başıma topladım. Ağlamakdan konuşamıyordum, anlatamıyordum. Zaten sifliyi göstermem herşeyi anlatmıştı onlara. Biraz sakinleştikden sonra hemen olayı kaldirimcocuğuna ve negatifime anlatmaya koştum. Minik siflimin cansız bedeni hala elimdeydi. Kapıyı çaldım ve nage açdı. Yüzümden anlamıştı bişe olduğunu. Nooldu? die sordu. Tabi ben yine hıckırıklara boğuldum, ağladığım yerde anlatabildiğim kadar olayı anlatmaya çalıştım. Tabi kızlarda büyük bi şaşkınlığa uğradılar. Benim biriciğimin böyle bir vahşey yapacağını tahmin bile edemezdim. Yine biraz sakinleşdikden sonra sifliyi gömmeye geldi sıra. Bahçemizde küçük bir toprak parçası vardı oraya gömdük siflimi...

İşte böle, uzun bi süre haydara katil gözüyle bakdım. Ama sifliyi her ne kadar sevdemde, kendini bana 1 senede her ne kadar alıştırsada, haydarın yaptığı şey beni ondan soğutmaya yetmedi. Gerçek sevgi buydu bence... Onun beni anladığını biliyorum ve bu yüzden sık sık onu sevdiğimi dile getiriyorum.

Tekrar söylüyorum; Haydar seni seviyorum =))

19 Ocak 2009 Pazartesi

Saffet-im


Hayatım boyunca sahip olduğum tek kedi... Kuzenlerimi yolcu ederken kapının önünde, " beni içeri alın " die avazı çıkdığı kadar bağıran sıska, tekir bir o kadarda tatlı bir yaratıktı... Hemen içeriye koşup bir tabağa süt koydum ve kedinin önüne bıraktım. Kedicik sütü içerken bende basamak basamak içeriye doğru çağırıyordum. Son basamağıda atlayıp içeriye girdiğinde hemen kapıyı kapadım. Önce bahçede besliyeceğimi düşündüm. Haziran ayıydı ve hava sıcaktı. Bir patates sandığını ona yatak yaptım. Daha sonra aynı bahçenin içinde bir husky ve bir van kedisi olduğunu hatırladım. Hemen kediciği kömürlüğe taşıdım. Ama orada kalmasına sadece bir gece sabredebildim.



Önce birisim, sonra bir banyo, hooop hemen Emel'in yatağı... Ben yatmadan asla uyumazdı, kolumun üzerine kafasını koyup tıpkı bir bebek gibi uyurdu. Gelelim tuvalet meselesine, bir kutuya biraz toprak koyup odamın kapısının yanına iliştirdim. Başta annem, babam ve ablam buduruma karşı çıktılar ama sonra onlarda kabul etmek zorunda kaldılar. Kediye Saffet adını verdim. Yüzü çok saf ve çok tatlıydı. O kadar masum bakıyorduki. İlk görüşte herkes onu çok seviyordu. Çok zayıftı Saffet kilo alsın die elimden geleni yapıyordum. Etle besliyordum ama onun sadece göbeği çıkıyordu. Her sabah şu nidayla uyanırdım, "Emeeel kalk kedin yine firari." Saffet bahçeye kaçar husky nin yanına giderdi, gitmeklede kalmayp iki ayağının üzerine kalkıp onu dövmeye çalışırdı. Her bahçeye çıktığında patilerini yıkardım. Tabi her tuvalete girdiğinde eller ayaklar ve malum bölge yıkanırdı. Ve bir gün bu işlemi yaparken Saaffetin erkek olmadığını fark ettim. O bir dişiydi. Adını değiştirmedim bende oda bu isme cok alışmıştık.



Havalar çokısınmıştı ve tatil zamanı gelmişti... Peki ya Saffet ne olacaktı biricik kızım evde tek basıma kalamazdı. Negatifime bırakmayı düşündüm ve bu konuyu hemen ona açtım. Bir kedisolmasına rağmen teklifi hemen kabul etti.Saffet'leson gecemizdi. Birlikte film seyrettik, banyo yaptık, ona kek yaptım sonra birlikte uyuduk. Ertesi sabah yola çıkarken, sanki herşeyi anlamıştı bana öyle bir bakıyorduki, "herseyi biliyorum sende beni bırakıp gideceksin dermişcesine. Son kes vedelaştım kedimle... Tatile gittikten sonra Negatifimden Saffetle ilgili raporlar alıyordum. Negatifimin annesinin koynunda uyuyormuş kızım. Çok özlemiştim ve bir an önce eve dönmek istiyordum. Günler su gibi akıp gidiyordu. Rapor almak üzere Negatifime mesaj attım ve acı haberi aldım. Saffet'im biricik kızım gitmişti. Benim onu bıraktığımı düşünerek oda beni bırakıp gitmişti. Tatil bitti eve döndüm,yatağıma yattığım zaman gözüme bir türlü uyku girmiyordu. Gözlerim dalsa hemen rüyama giriyordu. Fotoğraflarıyla kendimi avutuyordum. Haala yolda gördüğümher tekirin arkasından Saffet diye sesleniyorum...




Onu çok özlüyorum...

15 Ocak 2009 Perşembe

Mimmm

Blogger da sürekli olamıyorum. bu benim ilk mimim olacak. Daha evvel negatifim beni mimlemişti ama cevap vermemiştim ( nihaha)
Gelelim sorulara:

YAPTIĞIM 4 İŞ;
- Negatifim ve kaldırım cocuuuyla saatlerce geyik
- cep telefonun da snake oynamak
- kaldırım taşlarını saymak
- kütüphane ve okul merdivenleri saymak. Günde kaç kere, kaç basamak inip çıkıyorum diye hesaplamak için :P artma veya eksilme var mı diye kontrol ediyorum bide

DEFALARCA İZLEYEBİLECEĞİM 4 FİLM :
- Constantine
- Buz Devri 1-2-3
- Testere

YAŞADIĞIM 4 YER:
- Yatağım
- bilgisayar sandalyem
- Negatifim ve kaldırım cocuu nun evi
- adana ve antep arası

TATİL İÇİN GİTTİĞİM 4 YER:
-paris
-tenerife
- mercan adası
- pramitler
Dalga mı geçiyosunuz siz benle:p
bahçe, dam balkon üçlemesi artı köpeğimiz Odi'nin külübesi :p

EN SEVDİĞİM 4 YEMEK:
- patates kızartması
- hamburger
- pizza
- ciğer sote, ciğer kavurma, ciğer kebap... her türlü ciğer. kara ciğer, ak ciğer

HEMEN ŞİMDİ OLMAK İSTEYECEĞİM 4 YER:
- Antep dışı her yer


BİR YAĞMUR DAMLASI OLSAYDIM DÜŞMEK İSTEYECEĞİM 4 YER :

ne yağmur damlası olup buharlaşmak nede birilerini taciz etmek istemiyorum

9 Ekim 2008 Perşembe

Düşüncesiz Düşünceler...


Ah şu eski çağda kalmış beyinler yokmu?! İnsanı çileden çıkarıyor... Neymiş efendim " Kızların erkek arkadaşları olmazmış " Yahu hangi devirde yaşıyoruz. Biraz çağdaş olun... Bu kafada bi tane baba bendede var başa çıkması birşeyler açıklaması çok zor oluyor. Dünya yansın ama onların lafı yere düşmesin yeter! Hayat şartları zaten zor birde bunlar böyle yapınca çekilmez oluyor. Şimdi insanların neden katil olduklarını yada neden intihar ettiklerini çok iyi anlıyorum... Geçenlerde bir olay oldu, kuzenlerle dışarıya çıkdım yolda okul arkadaşımla karşılaşdım. Bir iki kelime laf edelim dedik, Allahsızın teki görmüş hemen babama yetiştirmiş dünyalar indi kalkdı Allahıııım... İnanmadı bize ben erkeklerle orta burda fingirdeyemezmişim! Yahu sen fingirde desende ben fingirdemem be adam! Tipik baba savunması zaten " Kızım sen bizim başımızı yere mi eğeceksin " Aman Allahım ne yapmışım ben?! Doğu insanı daha bir beter zaten Töreler, adetler... Yahu Ben dedeme hoş geldin desem ne olur demesem ne olur... " E yazık adamın bir ayağı çukurda zaten " Biliyorum, ölüm zaten bizim için, şu an benimde bir ayağım çukurda olabilir... Birşey söleyince " Sus! bakiym büyüklerine saygılı ol biraz " Yahu ben saygısızlık namına bir şey yapmadım ki... İşte ben bu tip beyinlere bakire beyinler diyorum. Yontulmamış taş gibi... Taş devri onlara ne çok yakışırdı. Yada cilalanmamış sunta gibi mdf lam bile olamazlar...